Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Dr. Angela Merkel’in Vatandaşlara Seslenişi Münasebetiyle Yayınlanan Video Mesajı 

  • Bundesregierung ⏐ Startseite
  • Schwerpunkte

  • Themen   

  • Bundeskanzler

  • Bundesregierung

  • Aktuelles

  • Mediathek

  • Service

Vatandaşlara Seslenişi Münasebetiyle Yayınlanan

Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Dr. Angela Merkel’in Video Mesajı

Foto: Bundesregieung

İyi Günler Sevgili Vatandaşlar, 

Bugün tekrar Şansölye ofisimden sizlere hitap edebildiğim için çok mutluyum. Evde karantina sürecim sona erdi ve iyiyim. Artık daha iyi anlıyorum: 14 gün evde yalnız olmak, 14 gün sadece telefonla ve internet üzerinden dünya ile bağlantılı olmak kolay değil. Özellikle de virüs kendilerine büyük bir tehlike oluşturduğu için bu zamanda evde kalmak zorunda olan ve benim gibi 14 gün kadar sonra hemen evden dışarı çıkamayan daha yaşlı ya da hasta bir çok insan için.  

Şu an bu durumda olan sizleri içtenlikle selamlıyor ve en iyi dileklerimi iletiyorum. 

Koronavirüs ile mücadelemizde benim ve federal hükümetin hangi fikirden yola çıktığımızı ve kararlarımızı hangi hususların belirlediğini tekrar açıklamayı önemli buluyorum. Çünkü haftaya Paskalya bayramı geliyor ki bu, çok özel bir dönem. Paskalya milyonlarca Hristiyan için kiliseye gitmektir; bütün ailenin biraraya geldiği Pazar günüdür; belki bir yürüyüş, Paskalya ateşidir; bir çok insanın deniz kenarında ya da daha sıcak olan Güney’de çıktığı kısa bir tatildir. Normal olarak. Ama bu yıl değil. 

Bugün size söylemek zorunda olduğum budur: Hepimiz şimdiye kadar olduğundan tamamen farklı bir Paskalya süresi geçireceğiz. Elbette Hristiyanlar Almanya’da matem cuması, Karfreitag gününü ve      Paskalya’nın Pazar günü olan diriliş gününü kutlayacaklar – ama kilisede, cemaatin diğer üyeleri ile yan yana değil.  Kiliselerin son haftalarda televizyon, radyo ve internet üzerinden yayınladıkları ayinlerle şimdiden bu kadar çok insana ulaşmayı, bu kadar harika bir şekilde başardıkları için çok mutlu ve müteşekkirim. Paskalya’da mutlaka bir o kadar daha insana ulaşacaklardır.   

Bu bağlamda şimdi ibadet yerlerinde biraraya gelemeyecek olan Almanya’daki Yahudiler ve Müslümanları ve diğer tüm inananları da düşünüyorum. Bu, toplumu gerçekten de canevinden vuran ve sadece acil bir durum ve gerekli olanın dışında hiçbir şekilde daha fazla kabullenemeyeceğimiz kısıtlamalardan birisidir.  

Paskalya bayramında çıkılan yürüyüşler de ancak iki haftayı aşkın bir süredir her yerde geçerli olan kurallara göre olabilir: Yani sadece, aynı evde birlikte yaşanılan aile fertleri ile ya da en çok bu kişilerden başka tek bir kişi ile birlikte. Ve her zaman diğer insanlarla aramızda en azından birbuçuk, hatta en iyisi iki metre mesafe bırakmayı dikkate almamız gerekiyor. Ellerimizi titizlikle ve sık sık yıkamayı da unutmayalım. 

Basit bir koruyucu maske takmaya karar vermiş olsanız da bunun hiçbir zaman sosyal mesafe bırakmanın yerine geçemeyeceğini düşünmelisiniz. Virüse karşı bir aşı ve ilaç olmadığı sürece sosyal mesafe bırakmak tek ama en etkin korumadır.  

Ve bir nokta daha var ve lütfen bunu da ciddiye alın: Almanya genelinde deniz kenarına ya da dağlık bölgelere ya da akraba ziyaretine gidilen kısa seyahatler de, bu sene Paskalya tatilinde olamayacaktır. 

Bunların ne kadar acı gerçekler olduğunu biliyorum. Hareket etmeye, etkinliklere katılmaya, ne zaman ve nereye istersek seyahat etmeye alışığız. Bu özel tercihlerimiz özgür yaşam biçimimizin temel unsurlarından biridir. Ve şimdi birdenbire her yanımız kurallar, kısıtlamalar, yasaklarla doldu. Ama bunlar kelimenin tam anlamıyla hayati öneme sahipler. Ve böyle olduğu için de size ve hepimize bunu bugün yine – özellikle Paskalya dönemi öncesinde – tekrar hatırlatıyorum. 

Bazılarınız şöyle diyebilir: Zaten iki haftadır bütün bu kurallara uyuyoruz. Daha ne kadar sürecek ki? Bu soruyu anlıyorum. Ama, eğer size tedbirlerin kaldırılacağı ya da en azından hafifletilebileceği somut bir tarih verip de, enfeksiyon rakamları buna izin vermediği için bu sözü        sonradan tutamazsam, kesinlikle sorumsuz davranmış olurdum.  

Böyle bir sözle uyanan umutları hayal kırıklığına uğratırsam, yağmurdan kaçarken doluya tutulurduk – tıbbi, ekonomik ve sosyal açıdan.

Ama size verebileceğim ve vermek istediğim bir söz var; o da federal hükümetin ve şahsen benim gerçekten de gece gündüz ikisini birden  nasıl başarabileceğimizi düşündüğümüze güvenebileceğiniz sözüdür. Yani, hem herkesin sağlığını korumak, hem de toplumsal hayatın adım adım tekrar mümkün olacağı bir sürece girmek. 

Bunu düşünmüyor olsak sorumluluğumuzun hakkını vermemiş olurduk. Ama sonradan gerçekle hiçbir şekilde bağdaşmayacak çıkış tarihleri kararlaştırıp yanlış umutlar verirsek sorumluluğumuzun hakkını yine vermemiş olurduk. 

Bunların hepsini bütün olarak göz önünde bulundurmak ana fikrimdir. Bu bir Herkül görevidir ve federal hükümetiniz ve şahsen benim de bu Herkül görevini üstlenmemiz siz sevgili vatandaşların hakkıdır. Ve tam da bunu yapıyoruz. Size bu sözü veriyorum. 

Bunu bundan sonra da başarabilmek için çok açık söylüyorum, bundan sonra da katkınıza ihtiyacım var. Haftalardır bu kadar 
harika bir şekilde sağladığınız katkıya. Bu, ülkemizde insanların büyük çoğunluğunun gerçekleştirdikleri muazzam bir başarıdır. Ülkemiz kendisini en iyi tarafından gösteriyor. Bunun için sonsuz şükran duyuyorum ve bunu ne kadar söylesem azdır.    

Bunun ne kadar önemli olduğu; durumun nasıl olduğunu ve hepimizin kurallara, kısıtlamalara ve yasaklara uymamızın neden gerekli, hatta son derece gerekli olduğunu gözden geçirdiğimiz zaman anlaşılacaktır: 
 
Koronavirüs Almanya’da halen yüksek bir hızla yayılmaya devam ediyor. Bu hastalıktan ötürü hayatlarını kaybeden insanların yasını tutuyor, yakınları ve dostlarının acısını paylaşıyorum. 

Günbegün binlerce yeni enfeksiyon tespit ediliyor ve bu da otomatik olarak hasta sayısına, her gün kısmen yoğun doktor tedavisi ve hastanede bakıma ihtiyacı olan bir çok yeni hastanın eklenmesi anlamına geliyor. 

Henüz ağır hastalar da dahil olmak üzere herkese gereken tedaviyi sağlayabiliyoruz. Bunun böyle devam etmesi, hedef aldığımız ana fikirdir.  İnsan odaklı bir toplum olduğumuz için. Ve konumuz rakamlar değil, devredilemez onuruna duyulan saygının başta geldiği, her bir insanın kendisi olduğu için.  
 
Robert Koch Enstitüsü’nün en son rakamlarının, her ne kadar yüksek de olsalar çok dikkatli olmak şartıyla az bir umut ışığı verdiği doğrudur. Çünkü teyit edilen yeni enfeksiyonların artış oranı birkaç gün öncesine kıyasla biraz daha yavaş ilerliyor. Fakat bunun sonucunda güvenilir bir eğilim tesbitinde bulunmak için henüz çok erken olduğu gibi, kendimize koyduğumuz katı kuralların bundan ötürü herhangi bir alanda şimdiden hafifletilmesinin ise hiç zamanı değildir. 

Uzmanların bize söylediği: Aldığımız tedbirlerin ve en başta siz hepinizin göğüslediği büyük kısıtlamaların enfeksiyon eğrisini nasıl düzleştireceğini bilmemiz biraz daha zaman alacak. Fakat sağlık sistemimizin, Korona salgınının oluşturduğu muazzam yükün üstesinden geldiğinden emin olabilmek için bunu bilmek zorundayız. 

Federal eyaletlerin hükümet başkanları ile Perşembe günü yaptığım görüşmede bu nedenden ötürü tamamen aynı fikirdeydik: Toplumsal yaşamımızın ve her bir kişisel temasın önde gelen kısıtlama kurallarının hepsi aynı şekilde uygulanmaya devam edecektir. Uygulama şimdilik, eyaletlerin çoğunda Paskalya tatilinin son günü olan 19 Nisan günü dahil olmak üzere sürecektir.    

Bu tarihten sonra hangi doğrultuda ilerleyeceğimiz tamamen o zaman Almanya’da virüsün yayılmasının hangi aşamasında bulunduğumuza ve bunun hastanelere ne tür bir yansıması olduğuna bağlı olacaktır.  

Biliyorum: Kaygı dolu bir zamandan geçiyoruz. Kendi ailemiz için duyduğumuz kaygı bir yandan, diğer yandan işimiz için ve Korona salgınının bu etkisi sonucunda ülkemizin tamamının nasıl değişeceğine ilişkin kaygılar. Ve bu kaygıları siyaset de, gösterilen tüm çabalara rağmen öylesine ortadan kaldıramaz. Fakat sizi temin ederim ki: Kaygılarınızın mümkün olduğu kadar az bir oranının gerçeğe dönüşmesi için, devlet elinden gelen herşeyi yapacaktır. Son günlerde Almanya’nın gelmiş geçmiş en kapsamlı ekonomik ve sosyal yardım programları başlatıldı. Maddi destek, krediler, kısa çalışma ödeneği ve diğer bir çok yardım için şimdiden yapılan sayısız başvuru mümkün olduğunca hızlı ve bürokratik engel olmadan işleme alındı. Hepiniz şunu bilmelisiniz: Federal hükümet yanınızdadır. Dayanışmayı temel alan sosyal piyasa ekonomimizin bu sınamadan geçmesi için herşeyi yapıyoruz.             

Biz hepimiz, sevgili vatandaşlar, neredeyse her gün bu pandemiden öğreniyoruz. Bilim insanları bunu bize söylüyor ve biz politikacılar için de bu böyle. Sabrınız ve de dayanma gücünüz için şükranlarımı sunarım. Şimdi evde kalan, kişisel temaslarını mümkün olduğu kadar aza indirgeyen, kurallara uyan herkes etkin bir şekilde doğru ve iyi olanı yapıyor. Ve siz de eğer bu zor şartlara rağmen başkalarına yardım etmek için ne yapabilirim diye düşünüyorsanız, iyi olanı yapıyorsunuz. Evet, mesafe bırakmamız gerekiyor. Ama bu bizi çevremizdekilere bir mektup yazmaktan, telefon açmaktan, Skype üzerinden görüşmekten, küçük bir alışverişe yardımcı olmaktan ya da internet üzerinden bir oda konseri vererek duyduğumuz yakınlığı, ilgiyi ve dayanışmayı göstermekten alıkoymaz. Bütün bunlar bu zamanı hep beraber iyi bir şekilde atlatmamıza yardımcı olur. 
 
Bunun bir sonrası olacaktır. Ya da Paskalya bayramını tekrar anımsarsak: Birbirimize hiçbir kısıtlama olmaksızın Mutlu Bayramlar dileyebileceğimiz Paskalya Bayramları olacaktır yine. Bu sonrası dediğimiz, ne zaman gelir ve hayat tekrar ne kadar iyi olur, işte bu şimdi tam da bizim hepimizin elindedir. Hep beraber ve birlikte ülkemizin bu krizden çıkış yolunu bulmasına yardım edebiliriz. Ve şimdi aslolan bu Biz’dir.